Saç Yapısı:

Saçlarımız, keratin adı verilen kopmaya ve aşınmaya dayanıklı bir proteinden oluşmaktadır. Tırnaklarımızı da oluşturan keratin, aminoasit olarak adlandırılan daha küçük yapı taşlarının sıra sıra dizilmesi ile oluşur. Keratin sayesinde saç teli ince olmasına rağmen dayanıklı bir yapıya sahiptir.

Saç folikülü 3 vertikal segmentten oluşmaktadır:
1 - Üst Bölüm (Upper portion – Infundibulum): Saçın çıkış deliğinden, yağ bezinin (sebaceous gland) foliküle bağlandığı noktaya kadar olan kısım.
2 - Orta Bölüm (Middle portion – Isthmus): Yağ bezinin girişi ile kıl kasının (arrector pili muscle) yapıştığı bölgeye kadar olan kısım. Arrector pili kasının yapıştığı bölgeye BULGE Bölgesi (Bulge Region) denir. Bu bölge Kök Hücre çalışmalarında büyük önem taşımaktadır.
3 - Alt Bölüm (Lower portion – Inferior): Arrector pili kasının yapıştığı bölegeden folikülün tabanına kadar olan bölgedir. Folikül tabanında saç soğanı (hair bulb) bulunur. Saç soğanı, saç matriksi ve dermal papilla hücrelerinden oluşur.
Saçın Yaşam Döngüsü
Hepimiz saçlarımızı kestirdiğimiz zaman bazı bölgelerin daha hızlı uzadığını görürüz. Hatta saçları canlansın diye saçlarını kazıtan insanlar artık bazı bölgelerin hiç uzamadığını ve inceldiğini fark ederler. Saçlarımız her saç telinin ayrı ayrı evrelerde (mozaic cycle) bulunduğu dinamik bir yapıdır.
Irklar arasında farklılıklar olmakla beraber, (Asyalılarda ve siyah ırkta saç yoğunluğu beyaz ırka kıyasla daha azdır) bir kişide 100.000-125.000 civarında terminal saç teli bulunmaktadır.
1984 yılında patoloji uzmanı John T. Headington, saçlı deriden aldığı örnekleri (punch biopsy) o güne kadar herkesin yaptığı gibi boyuna değil de enine (horizontal) yaptığı bir kesi ile incelemeye başlayınca FOLİKÜLER ÜNİTE kavramı ortaya çıkmıştır.
FOLİKÜLER ÜNİTE nedir?
Foliküler ünite kollajen bir bant ile çevrelenen, çoğunlukla 1,2, veya 3 (nadiren 4-5) saç teli bulunduran, ter bezi (sebaceous gland) ve her saç teline yapışan çok ince bir kasın (arrector pili muscle) yapıştığı bölgeyi de içeren yapıdır. Bütün saçlarımız bu 2’li, 3’lü saçları barındıran foliküler ünitelerden oluşmaktadır.
Saç Döngüsü
Saçlarımız devamlı uzama, incelme, dökülme, evrelerini kapsayan dinamik bir döngü içindedir. Bu aşamalar her saç folikülünde birbirinden bağımsız olarak devam etmektedir.
Anagen Faz
Kalın, sağlıklı, uzayan terminal saçların bulunduğu evredir. Saçlarımızın yaklaşık % 84 – 90’ı anagen aşamasındadır. Bu faz her saç teli için yaklaşık 3 yıl sürmektedir.
Katajen Faz
Yaklaşık 3 hafta süren bir geçiş dönemidir. Programlı hücre ölümü (apoptosis) başlar. Dermal papilla sıkışır ve saç kökü cilt içinde yükselir. Saçta incelme ve pigment kaybı başlamıştır. Saçlarımızın yaklaşık % 2’si katajen fazdadır.
Telojen Faz
Ortalama 3 ay sürer. İncelmiş ve pigmentini kaybetmiş saçlar dökülür (club hair). Ne olduğunu bilmediğimiz bir sinyal ile saç ana hücresinden (stem cell) yeni bir folikül oluşmaya başlar. Bazen de uyuma fazı (Lag phase) dediğimiz bir döneme girilir ve saç 2-5 hafta hiçbir gelişme olmadan bekler. Saçlarımızın yaklaşık % 10 – 15’i telojen fazdadır.
100.000 saç teli olan birinin saçlarının yaklaşık % 10’unun telojen aşamada olduğunu düşünürsek; 90 – 100 gün süren telojen fazda günlük ortalama 100 tel saç kaybı normal kabul edilmektedir.
Arrector pili kasının saç folikülüne tutunduğu noktada Bulge bölgesi bulunmaktadır. Farelerde bu bölgeden alınan kök hücreler (follicular stem cells) laboratuar ortamında tekrar hayvan derisine enjekte edilerek yeni kıl oluşumu başlatılabilmektedir. Bu yöndeki çalışmalar önümüzdeki yıllarda saç nakli operasyonlarında yeni stratejiler geliştirilmesine yardımcı olacaktır.
http://www.marmarahair.com
Saç Neden Dökülür?
Saç dökülmesi erkeklerde ve kadınlarda psikososyal bir rahatsızlık yaratmaktadır. Camacho'nun araştırmalarında Kadın Tipi Saç Kaybı (FPHL) gözlemlediği vakalarında %55 oranında depresyona meyil tespit etmiştir. Erkek Tipi Saç Kaybı (MPHL) vakalarında ise %78 kaygı (anxiete) ve %22 daha saldırgan davranış yapısı gözlemlemiştir. Saç kaybı tedavi edilebildiğinde ise kadınlarda %89, erkeklerde ise %76 oranında diğer şikayetlerde düzelme olmuştur.
Peki bizleri bu kadar sıkıntıya sokan saç dökülmesinin sebebi nedir? Aslında bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Saç dökülmesi erkeklerde ve kadınlarda multifaktöriyeldir, yani birçok faktör beraber rol almaktadır.
Erkek Tipi Saç Kaybı (Male Pattern Hair Loss)
Erkeklerde saç dökülmesinin en sık ve en önemli sebebi androjen hormonudur. Malesef saç kaybının başlama yaşı giderek küçülmektedir. Ergenlik çağında başlayan saç dökülmesinin farkedilebilir düzeye gelebilmesi için yaklaşık %50'lik bir kaybın oluşması gerekmektedir. Bu sebeple, saç dökülmesine eğilimi olan kişilerde erken görüntüleme testlerinin, saç analizi ile elde edilen anajen/telojen oranlarının ve ailesel yatkınlığın beraber değerlendirilmesi çok önemlidir.
Erken düzeyde tespit edilebilmiş saç dökülmesi olan bir erkekte anti-androjenik bir tedavi ve diğer tedavi seçenekleri ile dökülmeyi yavaşlatmak olasıdır. Bazı durumlarda dökülme eğilimi olan incelmiş saçların bile tekrar kalınlaşarak hacim kazanması mümkün olabilmektedir (%67).
Saçın ön çizgisindeki en ufak geri çekilmeyi (Norwood Tip II) saç dökülmesi olarak kabul edersek, Hamilton'ın çalışmalarına göre 50 yaşındaki bir erkekte saç dökülme sıklığı %98'ken Norwood'a göre bu oran %67'dir.
Tedavinin, saç dökülme seviyesinin erken aşamalarında başlatılmasının önemi giderek artmaktadır.
Erkek Tipi Saç Kaybına (MPHL), Androgenetik Alopesi denmesinin temel nedeni "Andro" yani androjenlere (testesteron, dihidrotestesteron, androstenedion) bağlı olarak genetik geçiş göstermesidir.
Kalıtımsal olarak birçok farklı genin saç dökülmesinde rol oynadığı düşünülmektedir. Bu faktörlerden bir tanesi 5-alfa-redüktaz enziminin üretildiği gen iken (hem anneden hem babadan geçiş gösterir), diğer önemli faktör ise X kromozomu üzerinde bulunan ve sadece annemizden bize aktarılan Androjen reseptör geninde meydana gelen ve reseptörün yapısında değişimlere neden olan genetik değişimlerdir.
Bu genler içerisinde Androgenetik alopesi ile en güçlü ilişkisi gösterilen gen, annemizden bize aktarılan androjen reseptör genidir. Bu durum her ne kadar baba ile oğul arasında gözlenen benzerliği açıklayamasa da, Androjene Duyarsızlık Sendromunda (Complete androgen insensitivity syndrome) erkek tipi saç kaybının gözlenmemesi ile desteklenmektedir.
Erkeklerin kanındaki androjenlerin büyük bölümünü Testesteron oluştursa da, saç dökülmesinde baş rolü testesteronun metaboliti olan dihidrotestesteron (DHT) oynar. 5-alfa-redüktaz enzimi, testesteronu daha aktif olan DHT'ye dönüştürür. DHT ise androjen reseptörüne tutunarak beraberce saç folikül hücresinin çekirdeğine girip DNA'ya bağlanır. DNA'ya bağlanarak üretilmesi sağlanan yeni proteinler ise saçın doğal siklusunu bozar. Saç önce incelir (minyatürizasyon) sonra pigmentini kaybederek cilt içinde yükselip dökülür.
5-alfa-redüktaz enziminin bilinen 2 farklı tipi mevcuttur. Tip I; cilt, böbrek, karaciğer ve beyin hücrelerinde bulunur ve fonksiyonu tam olarak belirlenememiştir. Tip II ise, kafa derisindeki saç foliküllerinde ve prostatta bulunur. Finasterid tedavisi işte bu tip II enzimi etkileyerek saç dökülmesini azaltmaktadır.
Saç ekiminde verici bölge (donor area) olarak kullanılan alanlardaki saç folikülleri aynı DNA yapısına sahip olmasına rağmen, androjenik faktörlerden etkilenmemektedir. Bunun sebebine yönelik farklı görüşler bulunmaktadır (örneğin DNA metilasyonu gibi epigenetik faktörlerde olabilecek farklılıklar). Bu konuda yapılacak çalışmaların saç dökülmesini durduracak etkili bir tedavi için en önemli nokta olduğunu düşünüyorum.
Erkek tipi saç kaybının (MPHL) sınıflandırılmasında farklı skalalar kullanılmakla beraber, 1941 yılında sunulan Hamilton-Norwood sistemi en popüler ve kabul edilmiş olandır.